Lorem ipsum dolor sit amet, consectet eiusmod tempor incididunt ut labore e rem ipsum dolor sit amet. sum dolor sit amet, consectet eiusmod.
Mon - Fri: | 8:00 am - 8:00 pm |
Saturday: | 9:00 am - 6:00 pm |
Sunday: | 9:00 am - 6:00 pm |
Makat bölgesindeki doğuştan var olan damar ağlarının ve damardan zengin yastıkçıkların şişmesi, büyümesi, sarkması ve kanamaya yol açmasına hemoroid (basur, mayasıl) hastalığı denmektedir. Genç erişkin dediğimiz 20-40 yaş grubunda her dört kişiden birinde bu hastalığa rastlanmaktadır. 45-65 yaş grubunda ise sıklık daha da artmaktadır.
Hemoroid hastalığı, genellikle “basur” olarak da bilinir, anüs veya rektumun alt kısmındaki damarların şişmesiyle karakterize edilen bir sağlık durumudur. Bu durum, damarların iltihaplanması ve genişlemesiyle meydana gelir.
Hemoroidler, birçok kişiyi etkileyen yaygın ve sık sık rahatsız edici bir durumdur. Hemoroidler, rektum ve anüs içindeki kan damarlarının şişmesi ve iltihaplanması sonucu ortaya çıkar. Hemoroidlerin tam olarak neden olduğu kişiden kişiye değişebilir, ancak hemoroidlerin gelişimine katkıda bulunan birkaç faktör bulunmaktadır. Bu yazıda, hemoroidlerin ana nedenlerini keşfedeceğiz.
Sonuç olarak, hemoroidler birçok faktörün birleşimi sonucunda ortaya çıkabilir. En yaygın suçlu, dışkılama sırasında zorlanma ve kronik kabızlıktır. Hemoroid oluşum riskini azaltmak için yüksek lifli bir diyet ve uygun sıvı alımı dahil olmak üzere sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürmek önemlidir. Eğer sürekli veya şiddetli semptomlar yaşıyorsanız, bir sağlık profesyoneli ile görüşerek yönlendirme ve tedavi seçenekleri hakkında bilgi almalısınız.
Makat bölgesinde ağrılı ya da ağrısız şişlik, akıntı, dışkılama esnasında ya da sonrasında damla damla açık kırmızı renkli kanama ve kaşıntı görülebilir. İç hemoroidler genellikle ağrısız iken, dış hemoroidlerde pıhtı birikip (tromboze olma) ani olarak şişme sonrası şiddetli ağrı görülebilir. Meme tarzı dışarı sarkan mukozanın anodermi (anal bölgedeki cilt) ıslatması, dışkının dışarı taşması sonrası makatta tahriş ve kaşıntıya, çamaşırda kirlenmeye yol açabilir. Kanama ile şiddetli ağrı olması ve dışkılamadan sonra ağrının uzun süre devam etmesi durumunda anal fissürden (makat çatlağı) şüphelenmek gerekmektedir.
Kesin bir şekilde hayır diyebiliriz. Farklı doku tipi ve mekanizmalarla geliştiği için hemoroidlerin kansere dönüşmesi mümkün değildir. Ancak bu konuda dikkat edilmesi ve asla ihmal edilmemesi gereken bağırsak kanseri ile hemoroid hastalığının bulgularının birbiriyle karışabilmekte ve bazen birlikte görülebilmektedir. Bu durum ne yazık ki hastalarda kolon ve rektum kanserinin erken tanısında gecikmeye yol açabilmekte sonuçta makatın iptal edilerek büyük tuvaletin torba ile dışarı alınmasına (kalıcı kolostomi) kadar gidebilmektedir. Dışkılama alışkanlığında en küçük bir değişiklikte genel cerrahi uzmanına başvurulmalıdır. Bu nedenle hemoroid tanısı konulduğunda ayaküstü yöntemlerle tedavi geçiştirilmemeli, makattan kanamanın nedeni kesin olarak ortaya konulmalı, mutlak suretle kalın bağırsak ve rektum tümörü dışlanmalı daha sonra hemoroid tedavisi uygulanmalıdır.
Makat bölgesinde herhangi bir şişlik olup olmadığını kontrol edilerek dış hemoroid tespiti yapılabilir. Sonrasında ise rektal muayene yapılarak kanamaya yol açan kanser hastalığı dışlanabilir. Eğer iç hemoroid söz konusuysa ailede kolon yada rektum kanseri hikayesi olanlarda rektoskopi ile daha net bir şekilde makat bölgesi incelenebilir. Dışkılama sırasında ve sonrasında devam eden ağrı genellikle anal fissür (makat çatlağı) hastalığında görülmektedir.
Başarılı tedavi için öncelikle diğer kanama yapan nedenler (makat çatlağı (anal fissür), makat sarkması (prolapsus) ile birlikte veya tek başına anal inkontinans (dışkı kaçırma), rektum ve bağırsak kanseri gibi dışlanmalı hastalığın doğru evrelemesi yapılmalıdır.
Hemoroid hastalığı ameliyatsız veya ameliyatlı olarak tedavi edilebilir. Evre 1 de uygulanan ameliyatsız yöntemde dışkılama alışkanlığının düzeltilmesi, diyetin düzenlenmesi (bol sebze ve meyveden oluşan yüksek posalı diyet, bol su içme, kafeinli ve salçalı yiyeceklerin azaltılması), 38-40 dereceye kadar ısıtılan suda oturma banyoları, ağızdan alınan lenf ve kan dolaşımını düzeltebilen bazı ilaçlar ve makat çevresine uygulanan krem ve fitiller yer almaktadır. Evre 2 ve 3 te ise laser, bağlama yöntemi (lastik band ligasyon), doppler ile hemoroidal arter ligasyonu (bağlanması), kurutucu madde uygulanması (skleroterapi), infrared koagulasyon gibi yöntemlerle yatışa gerek kalmadan ayaktan, kısa sürede, kolay ve hızlı şekilde yüksek başarı oranları ile tedavi uygulanmaktadır. Bantlama girişimi yöntemi uygun olmayan teknikle ve deneyimsiz kişiler tarafından yapıldığı takdirde şiddetli ağrılara sebep olabilir. Bu nedenle bu yöntemin tecrübeli doktorlar tarafından yapılması gerekir. Genelde hastanede yatmayı gerektirmeyen Laser uygulama ile sıfır mukoza hasarı, işlem sonrası çok az ağrı, erken dönem iş başı sağlanabilmesi nedeniyle yüksek hasta konforu nedeniyle son dönemlerde sıklıkla uyguladığımız yöntemlerin başında yer almaktadır. Evre 4 te ise cerrahi girişimler kaçınılmaz olmakta hemoroidlerin cerrahi olarak çıkarılması gerekmektedir.
Hemoroid (Basur) hastalığı, genellikle iki ana kategoriye ayrılır: İç Hemoroidler ve Dış Hemoroidler. Bu iki tür, oluşum yerlerine göre sınıflandırılır ve her birinin kendine özgü belirtileri vardır.
İç Hemoroidler: İç hemoroidler, rektumun içinde gelişir ve başlangıçta genellikle ağrısızdır. Bunlar, dışkılama sırasında kanamanın en yaygın nedenidir. İç hemoroidler dört evreye ayrılır:
Dış Hemoroidler: Anüsün etrafında gelişen dış hemoroidler, genellikle ağrılıdır çünkü bu bölge ağrıyı hissetmek için daha fazla sinire sahiptir. Dış hemoroidler, şişme, kaşıntı ve ağrıya neden olabilir. Ayrıca, pıhtılaşmış (tromboze) hemoroidler olarak da bilinirler, bu durumda ağrı daha şiddetli olabilir.
Prof. Dr. Hakan T. Yanar İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı
Ptsi - Cuma: | 8:00 am - 6:00 pm |
Cumartesi: | 9:00 am - 12:00 pm |
Copyright 2023 Prof. Dr. Hakan Yanar