Lorem ipsum dolor sit amet, consectet eiusmod tempor incididunt ut labore e rem ipsum dolor sit amet. sum dolor sit amet, consectet eiusmod.
Mon - Fri: | 8:00 am - 8:00 pm |
Saturday: | 9:00 am - 6:00 pm |
Sunday: | 9:00 am - 6:00 pm |
Kalınbağırsak (kolon ve rektum) kanserlerinin %90 dan fazlası daha önceden gelişmiş poliplerden kaynaklanır. 50 yaş öncesi polipler nadir görülmekte iken 50 yaşından sonra polip görülme oranı dolayısı ile kanser oranı artmaktadır. Yağdan zengin, posadan fakir beslenme alışkanlığı, ailede birinci derece akrabalarda kolon kanseri bulunması, ülseratif kolit, Crohn hastalığı gibi iltihabi bağırsak hastalıkları kolon kanseri riskini artırmaktadır.
Dışkıda kan görülmesi, bağırsak alışkanlıklarında değişiklik, kabızlık, tümörden gizli kanamaya bağlı kansızlık nedeniyle halsizlik, yorgunluk, makata yakın rektum bölgesi tümörlerinde dışkı çapında incelme ve tenesmus denilen dışkılama sonrası hala dışkılama ihtiyacının var hissedilmesi en önde gelen belirtilerdir.
Yüksek miktarda sebze, meyve, balık, zeytinyağı, fındık ceviz gibi kuruyemişleri içeren Akdeniz diyetinin kanser ve damar tıkanıklığına bağlı ölümleri ciddi oranda azalttığı çeşitli bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir. Kolorektal kanser taramasında dışkıda gizli kan ve immunohistokimyasal testler kullanılmakla birlikte en yararlı yöntem kolonoskopik incelemedir. Hedef henüz polip aşamasında iken ameliyata gerek kalmadan kanser gelişebilecek polipleri kolonoskopi esnasında çıkartmak olmalıdır. Bu nedenle ailesinde kalınbağırsak kanseri olmayanlarda 50 yaşında ilk kolonoskopi ile tarama yapılmalı normal saptanması durumunda onar yıllık aralıklarla kolonoskopi tekrarlanmalıdır. Ailesinde kolon kanseri bulunan bireylerde ise kanserin ortaya çıktığı yaşın 10 yıl öncesi ilk kolonoskopi uygulanmalıdır.
Standart tedavi yöntemi cerrahidir. Ancak ameliyat esnasında tümör ile birlikte bir miktar sağlam kolon dokusu ve etraf lenf bezlerinin çıkarılması hayati önem içermektedir. Uzun dönem sağ kalım, tümörün tekrar etmesi ya da uzak bölgelere yayılmasına etki eden cerrahi işlemi bu konuda deneyimli cerrahlarca uygulanmalıdır. Günümüzde laparoskopi yöntemi ile karında kesi yapmadan bu ameliyatlar yüksek başarı oranı ile gerçekleştirilmektedir. Laparoskopik ameliyatların üstünlükleri arasında ameliyat sonrası ağrının çok daha az olması, hastanede yatış süresinin daha kısa sürmesi ve ameliyat yerinde çok az ya da hemen hiç iz bulunmaması yer almaktadır. Makata çok yakın tümörlerde ise ameliyat öncesi yapılan kemoterapi ve radyoterapi yöntemleri ile kalın bağırsağın dışarı alınmasının önüne geçilebilmektedir.
Sindirim sistemi özofagus (yemek borusu), mide, ince ve kalın bağırsaktan meydana gelir. Sindirim sisteminin bir parçası olan kalınbağırsağın son kısmına da rektum adı verilir. Bu kısımda ortaya çıkan kötü huylu tümörlerin oluşturduğu kanser türüdür.
Yaş ve sağlık geçmişi bu hastalığa yakalanma riskini etkileyebilir. Rektum kanseri için olası risk faktörleri ise şunlardır.
Rektal kanserin olası belirtileri genellikle bağırsak alışkanlıklarında değişiklik ve dışkıda kan olarak görülür. Aşağıdaki sorunlardan biri yaşandığı takdirde doktora danışılmalıdır.
Rektum kanseri tanısı, hastalığın varlığını kesin bir şekilde belirlemek ve tedavi stratejisi oluşturmak için bir dizi test ve prosedürü içerir. Bu testler, aşağıdakileri içerebilir:
Bu testlerin ve prosedürlerin kombinasyonu, rektum kanserini teşhis etmeye, evresini belirlemeye ve uygun bir tedavi stratejisi oluşturmaya yardımcı olur. Testlerin seçimi, hastanın bireysel durumuna ve sağlık ekibinin önerilerine bağlı olarak değişebilir. Erken teşhis ve doğru evreleme, rektum kanseri hastaları için etkili bir tedavi planı geliştirmek ve sonuçları iyileştirmek için önemlidir.
Prof. Dr. Hakan T. Yanar İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı
Ptsi - Cuma: | 8:00 am - 6:00 pm |
Cumartesi: | 9:00 am - 12:00 pm |
Copyright 2023 Prof. Dr. Hakan Yanar